Gerek ulusal, gerek ise uluslararası düzeylerde terminoloji standardizasyonu, aynı ifade ile aynı şeyi anlamak için olmazsa olmaz koşuldur. Bir yandan global düzeyde terminoloji standardizasyonu çalışmaları devam ederken, sektör ve alanlardaki gelişmeler, yeni terimlerin ortaya çıkmasına ya da eski terimlerin farklı anlam kazanmalarına yol açtığından bir çok bilim dalında sorunun süregelmesine neden olabilmektedir.
Özellikle ülkemizde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunumuza istinaden çıkartılmış olan iş sağlığı ve güvenliği yönetmelikleri çerçevesinde en büyük ve en önemli yenilik, işverenlerin işyerlerinde “Risk Değerlendirme”’si yapması ve alınan sonuçlara göre gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerinin belirlenmesi hükmünün getirilmesidir. Mevzuatımıza göre işyerlerinde risk değerlendirme yükümlülüğünün getirilmesi ile birlikte, daha önceki iş sağlığı ve güvenliği çalışma ve etkinliklerinde pek anılmayan ve eski mevzuatımız çerçevesinde de yükümlülük olmayan risk değerlendirmesi konusunda terminolojik olarak tanım ve kavramlarda kargaşa da yaşanmaya başlanmıştır.
GİRİŞ
Kaynak farklılığı ya da sektörlerdeki konum farklılığı (İşveren/işçi/mufettis/ISG uzmanı/akademisyen/basın/toplum), terminolojide farklılığa ya da aynı terimde farklı algılamalara yol açabilmektedir.
Standartlar kurumsal, askeri, ulusal hatta uluslararası ölçeklerde geçerliliğe sahip uygulamaları kapsamaktadırlar. Teknik terimleri kapsayan standartlarda kavramlar arasındaki uyumu sağlamak ve haberleşmeyi kolaylaştırmak ise temel hedeftir. Bu nedenle, uluslararası standartların Türkçe’ye çevirisinde kullanılan kelimelerin seçimine büyük bir özen gösterilmelidir. Özellikle, çok büyük bir hızla gelişen iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren standartlarında dil birliğinin sağlanması standartların Türkçeleştirilmesinde büyük önem arz etmektedir.
Standartlaştırma faaliyetleri uluslararası, ulusal, askeri ve kurumsal olmak üzere geniş ölçeklerde geçerliliğe sahip uygulamaların bütününü sağlamaktadır.
Standardizasyon çalışmalarının temel amaçlarından en önemlisi varolan tipik özelliklerin her bir birey tarafından aynı anlamda kavranılmasını sağlamaktır. Bu amaçla, yaygın uygulama alanına sahip olan standartlar geliştirilirken özellikle ulusal olan standardizasyon çalışmalarında seçilen kelimeler her kişi tarafından aynı şekilde anlaşılabilecek ve kavranılabilecek bir şekilde oluşturulmalıdır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'muz ise;
Tehlike: İş yerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli,
Risk: Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali,
olarak tanım yapmıştır.
Teknoloji ve Tehlike Kavramı
Teknoloji, insanın bilimi kullanarak doğaya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplin olarak tanımlanmaktadır. Ünlü bir eğitim teknoloğu olan James Finn teknolojiyi tanımlarken şöyle demektedir: " Teknoloji; sistemler, işlemler, yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunların zorluk derecesine, teknik çözüm olasılıklarına ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için bir bakış açısıdır".
İş kazaları ve meslek hastalıklarının oluşmasında teknolojideki hızlı gelişim, makineleşme, işyerlerindeki fiziksel ve kimyasal etmenler ile üretimde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin yanında ekonomik, sosyolojik, psikolojik, fizyolojik ve ergonomik bir çok etken rol oynamaktadır. Özellikle sanayi devrimi sonrasında teknolojik gelişmeler sonucunda üretimin yapısı oldukça karmaşıklaşmış, hızlı ve kontrolsüz sanayileşme süreci ve üretimin giderek yoğunlaşması iş kazaları ve meslek hastalıkları ile çevre kirliliği gibi sorunların önemli boyutlara ulaşmasına neden olmuştur.
Son yıllarda risk kelimesi ve risk süreci konusunda önemli çalışmalar yapılmasına karşın konu ile ilgili tanımlarda bir dil birliği sağlanamamıştır. Risk ile ilgili süreçlerin adımlarının (risk değerlendirmesi, risk yönetimi ve risk iletişimini) tanımını yapabilmek için riskin tanımlanması; riskin tanımını yapabilmek için hazard ve harm tanımlarının bilinmesi gerekmektedir.
Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak hazard tehlike kavramı da çeşitli kaynaklarda bir çok tanıma sahip olmuştur. Tehlike kavramının anlamına Türk Dil Kurumu ve Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisinden baktığımızda şu tanımlamalarla karşılaşırız;
Tehlike, büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum ya da gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen durumdur, diğer bir ifadeyle bir tehdit oluşturan bir şeyin bir kimsenin varlığını ya da durumunu tehdit eden ya da kaygı uyandıran şey, çekincedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise tehlikeyi 1950 yılında; bir nesne ya da belli koşulların, etkenlerin insan sağlığı ve çevre için olumsuzluk içermesi şeklinde tanımlamıştır.
ISO/IEC Guide 51:1990’da hazard “potansiyel zarar kaynağı olarak”, harm ise “Sağlık veya varlığa gelebilecek fiziksel yaralanma ve/veya ziyan” olarak tanımlamıştır.
Fitzpatrick, M., Bonnefoy, X. 1999, göre ise zarar (harm), tehlikenin denetlenmemesi durumunda ortaya çıkan fiziksel, işlevsel ya da maddi hasar durumudur.
Uluslararası Çalışma Örgütü, ILO’nun 1991 yılında yanınlanan, Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi Uygulama Kodunda ise, canlıları çevreyi ve/veya malı, tesisleri tehdit eden, kapsamı belirlenmemiş kaza ve zarar potansiyeli olarak verilmiştir.
Yine literatür araştırması yapıldığında afet bilimciler Gigliotti ve Jason 1991, tarafından tehlike; “doğal veya insan eliyle oluşturulmuş çevrede, insanların hayatlarını, sosyal ve ekonomik faaliyetlerini, mal ve hizmetlerini önemli ölçüde etkileyebilecek en olumsuz ve nadir olaylar…” olarak tanımlanmaktadır.
OHSAS 18001’in 1999 versiyonunda tehlike; insan yaralanması ya da hastalığı, malın hasar görmesi, iş yeri çevresinin zarar görmesi ya da bunların kombinasyonuna neden olabilecek potansiyel bir durum ya da kaynak şeklinde tanımlanmışken bu tanım OHSAS 18001 – 2007 versiyonunda “İnsan yaralanması ya da hastalığına neden olabilecek kaynak, faaliyet veya durum” şeklinde verilmiştir. Görüldüğü üzere yeni tanımda malın hasar görmesi tehlike kavramı içerisine alınmamıştır.
Duru ve Besbelli, 1997; Bureau Veritas, 2001 ise tehlikeyi, bir nesne ya da olgunun kendi yapısında olan ve etkileme koşullarında insan ya da çevreye zarar oluşturma olasılığı olarak vermişlerdir.
Literatür araştırması genişletildiğinde bu tanımlamaların çok daha arttığı ve farklılaştığı da görülür.Tehlikeyi daha belirgin bir şekilde şöyle açıklayabiliriz. İnsanın yaşam sürecinde mutlak emniyet içinde bulunması veya tehlikeden uzakta yaşaması diye bir kavramdan söz edilmesi olası değildir. Günlük yaşamlarında insanlar kendi faaliyetlerinden kaynaklanan trafik, ev kazaları, yangınlar, hastalıklar, spor faaliyetleri vb. gibi bir çok tehdit ile birlikte yaşamaktadırlar. Avcılık, dağcılık, kayak, çeşitli spor faaliyetleri ise insanların bilerek ve isteyerek yani gönüllü olarak karşılaştıkları tehlikeler arasında yer almaktadır.
Bu nedenlede "Hazard" kelimesini tanımlarken doğal veya insan eliyle oluşturulmuş bir olayın öncelikle çevreyi, insanların hayatını, sosyal ve ekonomik faaliyetlerini, mal ve hizmetlerini tehdit edici bir olaydan bahsedilmesi ve bu olayın meydana gelme olasılığından da bahsedilebiliyor olmalıdır. Yani tehlike kavramı bir anlamda olasılıkta içermektedir. Örnek vericek olursak; denizde köpek balığının bulunduğunu düşünelim, eğer denizde değilseniz bu köpek balığı da sizin için bir tehlike değildir. Ama bir olasılıkla denize girmeniz gerekiyorsa işte o zaman o köpek balığı da sizin için tehlike oluşturuyor demektir.
Risk ve Belirsizlik
Risk kelimesi aslında Çin orjinli bir kelimedir ve diğer dillere de çinceden geçmiştir. Aslında Çince’de “Risk” kelimesini ifade eden ideogram, “tehlike” ve “fırsat”ideogramlarının birleşkesidir. Yani Çincede risk denildiği zaman hem iki farklı unsur anlaşılır. Bu unsurların birincisi “gelecekte oluşma ihtimali” bir diğeri ise “fırsat ve tehdit”dir. Diğer tüm terminolojilerde “Risk” denilince yaygın olarak tehdit anlaşılmaktadır. Oysa risk kavramının çıkış yeri olan Çin’de “Risk”, meydana getirdiğimiz çalışmalar esnasında gelecekte meydana gelebilecek olan ve amaçlarımızın gerçekleştirmesini engelleyebilecek tehditler/olumsuzluklar veya amaçlara ulaşmayı kolaylaştırabilecek fırsatlar olarak tanımlanmaktadır.
Risk analizi disiplininde önemli bir yere sahip olan Morgan, M. G.;1993, riski; tehlikeyle karşılaşanlarca daha önceden tanınmayan ve gözlenemeyen; bilimin yeterince tanımadığı; yeni ve etkileri geç ortaya çıkabilecek şey olarak tanımlamıştır. Yine “Risk” kelimesini tanımlarken, tehlikelerinin insanlar tarafından gözlenmesi ve bilinmesi zorunlu değildir demektedir. Eğer bir yerde risk varsa bunun bilinmemesinin meydana gelecek olası zararı ve hasarları, ne sınırlayacağını ne de ortadan kaldıracağını iddia etmektedir. Riskin denetlenemezliği nedeniyle korkutucu; dünya çapında felaket yaratıcı; sonuçları öldürücü; hukuka uygun olmayan; kolayca azaltılamayan; gelecek kuşaklar için çok tehlikeli potansiyel olaylar olarak açıklamış ve riskin içerdiği tehlikeyi ikiye ayırmıştır:
A) Tehlikeyle karşılaşma,
B) Sonuç.
Morgan, M. G.;1993’e göre “Risk”, her olayın doğasında olan bir durum olarak kabul görmekte ve gelecekte ortaya çıkabilecek olayları analiz ederek potansiyel riskleri belirlemek ve yönetmek için ölçülebilir kavramlar haline getirilmeye çalışılmaktadır. Hedeflenen bir sonuca ulaşamama olasılığı veya istenmeyen bir olayın oluşma olasılığı ve oluşması durumunda yaratacağı sonucun şiddeti olarak ifade edilen risk, karmaşık bir kavramdır. Riskle karşılaşma ve sonuç çalışmalarının (kadroları ve uzmanları yeterli ve yetkin ülkelerde dahi) büyük ölçüde belirsizlik içerdiğini ifade etmiştir. Birçok durumda risk istatistiksel olarak çok iyi bilinmesine rağmen olaylar tek tek ele alındığında riskin belirsizleşmekte olduğunu ve henüz çok yeni olan ya da kötü sonuçların nadiren görüldüğü teknolojilerdeki risk hesaplamalarının daha da belirsiz sonuçlar içerdiğini belirtmiştir.
Okuyama ve Chang, 2004; Coburn ve Spence,1992; Uitto, 1995; Reiter, 1990 ise; genel anlamda riski, herhangi bir tehlikenin meydana gelme olasılığı ile bu tehlikenin neden olacağı sonuçların bileşkesi olarak tarif etmektedirler. Başka bir değişle, risk düzeyinin tehlikenin büyüklüğü ve etkilenen elemanların savunmasızlığıyla orantılıdır demektedirler.
Bir başka risk tanımını ise Andrews ve Moss, 2002 yapmış ve riskin belirli bir beklenmeyen olayın, sıklığı, olasılığı ve sonucun bütünü olduğunu ifade etmişlerdir. Andrews ve Moss’un yapmış olduğu tanım Oxford Sözlüğünde yer almış ve “Risk”,tehlike, kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç oluşma olasılığı olarak tanımlanmıştır.
ILO Yönetim Kurulu’nun 244. toplantısında alınan karar uyarınca hazırlanan raporda ise risk, “Belli bir dönemde veya koşullar altında istenmeyen olayın ortaya çıkma olasılığı, çevre koşullarına göre sıklık ve olasılık” olarak ifade edilmiştir.
Bilgi güvenliği ISO Rehber 73’e göre risk, bir olayın ve bu olayın sonucunun olasılıklarının birleşimi olarak tanımlanmaktadır. Bilgi ve diğer varlıklar, bu varlıklara yönelik tehditler, var olan sistemde bulunan korunmasızlıklar ve güvenlik sistem denetimleri, mevcut riski tayin eden bileşenlerdir.
Cheyne ve Riley, 1997 ise risk için, nesne ya da olgunun bir etkileşim sonrası insan ya da çevrede can kaybı, sağlık sorunları, malzeme ve çevresel hasarlar gibi zararlı etkiler oluşturma olasılığı ve belirli bir zaman diliminde bu etkileşimin büyüklüğüdür demektedirler.
OHSAS 18001- 1999 ‘da ise risk; “belirlenmiş tehlikeli bir olayın oluşma ve olasılığı ve sonuçlarının kombinasyonu” şeklinde verilmiştir. 2007 versiyonunda ise “Tehlikeli bir olayın veya maruz kalmanın meydana gelme olasılığı ve sonuçlarının kombinasyonu” şeklinde değiştirilmiştir.
Australya standartı AS/NZS 4360:1999 (Risk Management to Managing Occupational Health and Safety Risks),’a göre risk; tehlike yaratabilecek etkiye sahip bir olayın meydana gelme şansının sonuçlar ve olasılık açısından ölçülebilirliği olarak tanımlanmıştır.
AS/NZS 4804:2001 (Occupational Health and Safety Management Systems — General Guidelines on Principles, Systems and Supporting Techniques)’e göre risk ise; herhangi bir olayın potansiyel zarar meydana getirme olasılığı ve sonucudur. İki tanım arasındaki fark ise AS/NZS 4360’de risk; olabilirliği ve ölçülebilirliği ile AS/NZS 4804’de ise sonucun büyüklüğü ile anlam ifade eder.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2002 yılında riski; sonucun olumsuz olma ihtimali veya bu olasılığı ortaya çıkaran faktör olarak tanımlamış ve riskin ne anlamlara gelebileceğini ifade etmeye çalışmıştır:
Risk olasılık anlamına gelebilir.
Risk istenmeyen sonucu ortaya çıkaran faktör anlamına gelebilir.
Risk bir sonuç anlamına gelebilir
Risk potansiyel güçlük veya tehdit anlamına gelebilir .
Risk, olasılık hesaplamalarında kendisine ait bir yere sahiptir ve uygun niceliksel bir ifadeyle belirtilebilir. Risk, bir ve sıfır arasında [1,0] değişen sayısal değerlerle verilir. Bir, %100 riski, sıfır %0 riski gösterir. Riske sayısal olarak bir değer biçilemediği durumlarda risk, yüksek, düşük, "kabul edilebilir", "ihmal edilebilecek kadar düşük" gibi bulanık sözcüklerle tanımlanmaya çalışılır. Tüm insan etkinlikleri az ya da çok risk taşır. Bazı durumlarda söz konusu riskin ölçülebilmesi mümkün olduğu halde bu etkinliğin tamamen risksiz, yani kesinlikle güvenli olduğunu belirlemek olanaksızdır.
Belirsizlikte mevcut olan “bilinmezlik” ve “sürpriz” şeklindeki iki boyut, risk için “tehlike” ve “olasılık” şeklindedir.
Görüldüğü üzere literatür araştırması ne kadar genişletirlirse “Risk” kelimesinin anlamında da o kadar geniş bir yelpazede tanımlamalar olduğu görülmektedir, genel olarak ise tüm risk tanımlamalarında tehlike ve bu tehlikenin olabilirliğinden yani olasılığından bahsedilmektedir. Risk kavramı ile belirsizlik kavramının iç içe iki kavram olduğu konusunda ise neredeyse tüm risk analizi disiplinindeki otoritelerin hem fikir olduğunu ise söylebiliriz.