Ülkemiz, özellikle kimya ve petro-kimya alanında faaliyet gösteren büyük ve çok büyük ölçekli endüstri tesisleri açısından önemli bir ülke olup, aynı zamanda bu durumun beraberinde getirdiği endüstriyel kaza riskleri ile sonuç olarak sürekli iç içe yaşamaktadır. Geçmişte, tıpkı dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu konuda ciddi ölümlü kazalar yaşanmıştır.
Tank yangınları ve kimyasal kaynaklı risklerin azaltılması, önceden tahmin edilmesi, gerekli proaktif güvenlik önlemlerinin alınıp, olası bir endüstriyel kazada zararın minimuma indirilmesi ve bu amaçlar için gerek teorik, gerek uygulamalı tatbiki çalışmalar yapılması son derece önem arz etmektedir.
Ülkemizde bilinç düzeyi, Büyük Endüstriyel Kazaların Etkilerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik yani bilinen adıyla SEVESO II direktifi kapsamdaki tesislerin güvenlik raporu hazırlık çalışmaları ile artmaya başlamıştır.
Dünyadan Örnekler
Dünyada pek çok ülkede, bir endüstriyel tesis henüz kurulum aşamasına başlamadan, LUP (Land Use Planning) yani “bölge planlama” amaçlı çalışma yapmak zorundadır. Örneğin; Hollanda’da mevzuat, bir tesisin LUP amacıyla kurulmadan evvel depolayacağı kimyasal maddeler, miktarları ve tesisin proses detaylarını kullanarak bir tehlike modellemesi çalışması yapmasını ve yetkili merciilere sunmasını zorunlu tutmaktadır. Çalışmada ortaya çıkacak risklerin nüfus içeren yerleşim bölgelerine etkisi sonucu tesisin kurulumuna izin verilmekte ya da verilmemekte veya riskin azaltılması için plan değişikliği önerilmektedir.
Bu uygulama sonucu dolayısıyla hem tesisin olası risklerinin daha kurulum aşamasında sonuçlarının ve olasılıklarının belirlenmesi mümkün olmakta, hem tesislerde riskler ile ilgili ön bilinç sağlanmakta, hem de ulusal veri tabanında bilgi direk yerini almakta ve harici eylem planlarının oldukça hızla oluşturulması bu sayede mümkün olmaktadır.
Risk Analizi ve Risk Değerlendirme
Risk, en genel anlamda bir tehlikenin gerçekleşme olasılığı ile gerçekleşmesi durumunda yol açacağı sonucun birlikte değerlendirilmesiyle hesaplanır. Risk yönetimi, yönetim politikaları, prosedürler, analizler gibi sistematik araçların kullanılarak çalışanlar, çevrede yaşayan insanlar ve diğer çevre elemanları için riskin azaltılması için yapılan çalışmalar bütünüdür.
Risk analizi, riskin mühendislik bilgileri ve matematiksel teknikler kullanılarak tehlikenin gerçekleşmesi sonucu ve risk frekansı hakkında bilgi sahibi olmak için kullanılır. Risk analizi çalışmaları tamamlandıktan sonra yapılan risk değerlendirme çalışması ile risk analizi sonucunda elde edilen risk ile ilgili tahminler sonucunda karar verme ve risk önleme yada riski kabul etme mekanizmaları tamamlanır.
Çalışma ortamındaki tehlikeler, özellikle Seveso II direktifi kapsamındaki işyerlerinde gerek çalışanlar gerekse halk için riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu nedenler risklerin her işyerinde her durum için ayrı ayrı analiz edilip değerlendirilmesi uygulanması gereken en önemli aşamadır.
Seveso II direktifleri kapsamında yapılan risk analizinin kantitatif yapılması, gerek kabul edilebilir riskin belirlenmesi gerekse risk temelli sorulara (bakım, denetim vb.) cevap vermesi nedeniyle kaçınılmazdır. Kantitatif risk analizi yapılırken bir felaket senaryosu üzerinden, ortaya çıkacak sonuçlarının ve olay frekansının tahmin edilmesi ile olay sonucunun etkilerin değerlendirilmesi ve gerekiyorsa risk azaltma çalışmaları yapılması gerekmektedir.
Ayrıca; tehlikeli kazalar sonucunda karşılaşılabilecek durumların modellenmesi, belirlenen tehlikeli kazalar için potansiyel yaralanma ve ölüm ile sonuçlanabilecek olayların önceden tahmin edilmesi ve çevreye olabilecek zararın önceden belirlenmesi çalışmaları yapılması gerekmektedir.
Risk analizi çalışmalarında etkinliği AB üyesi ülkelerde yaygın olan kabul görmüş yazılımlar kullanmakta, bu yazılımlar ile tesisin prosesine bağlı olarak oluşabilecek büyük endüstriyel kazalar niteliğindeki kazalar için kaza modelleme çalışmaları yapılabilmektedir. Ayrıca; senaryolarla belirlenen tesis özelindeki büyük endüstriyel kazaların sonuçları model ile hesaplanması gerekmektedir. Hesaplanan değerler olay frekansları ile birlikte değerlendirilerek tesis için risk eğrileri oluşturulmaktadır. Bunun sonucunda bireysel ve toplumsal riskler belirlenip, arazi kullanımına esas risk değerlendirilmeleri yapılabilmektedir. Kullanılan modelde toksik etkiler, patlama ve yangın sonucunda oluşabilecek etkiler tesis özelindeki bileşiklerin modele girdi olarak beslenmesi ile değerlendirilmektedir.
Risk Türleri
Kantitatif risk değerlendirme çalışması yapılırken bireysel ve sosyal kaygılara göre risk değerlendirilmektedir.
Bireysel Risk
Bireysel kaygılar değerlendirildiğinde, tehlikenin etkisinin sadece ‘o’ bireye olduğu düşünülür. Bu durumda hesaplanan risk ‘bireysel risk’tir. Günlük hayattaki riskler değerlendirildiğinde gönüllü olarak kabul ettiğimiz (örneğin araçla bir yerden bir yere seyahat etmek gibi) riskler bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bireysel risk hem çalışanlar hem de işyeri çevresinde yaşayanlar için hesaplanabilir. Özellikle işyeri çevresinde yaşayan bireyler için hesaplama yapılırken, işyeri çevresindeki bireylerin, yaş, genel sağlık durumları, bir tehlike ile karşı karşıya kalma durumunda kendilerini koruyabilme yetenekleri gibi veriler de değerlendirilmektedir. Bireysel risk esas alınarak risk konturları, maksimum bireysel risk değeri, ortalama bireysel risk değerleri, ölümle sonuçlanan kaza frekansı ve ölümcül kaza oranı (FAR) hesaplanabilir.
Risk Konturları
Bazı kaynaklarda farklı bir risk türü ‘coğrafi risk’ olarak tanımlanan bireysel risk konturları yardımıyla bireysel riskin işletme planı üzerinde ayrıntılı olarak haritalandırılmasıyla bireysel riskin coğrafi yayılımı gösterilir. Bireysel risk konturları yardımı ile frekans ve sonuç analizinin yapıldığı felaket senaryoları üzerinde belli bir yerleşim birimi için maruz kalınabilecek tehlike durumu analiz edilebilir.
Sosyal Risk
Sosyal kaygılar söz konusu olduğunda, tek bir olay yada olaylar bütününün büyük ölçekli sonuçlara yol açması değerlendirilir. Bu durumda hesaplanan risk ‘sosyal risk’tir. Tank yangını, boru hattı patlaması, gaz bulutu patlaması, jet yangını, BLEVE vb. kazasının yaşanması bu kapsamda değerlendirilebilir.
Sosyal riskin değerlendirilmesi özellikle etkilenen kitledeki tolere edilebilirlik sınırının tam olarak belirlenememesi nedeniyle (örneğin çocuklar gibi riske daha açık bireyler varlığı vb. ) bireysel riske göre üzerinde çalışılması oldukça zordur ve bu nedenle genellikle katı mevzuat düzenlemeleri ile kontrol altında tutulur. Sosyal risk esas alınarak kümelenmiş risk, FN eğrileri, ortalama ölüm oranı ve risk integrali hesaplanabilir.
Tank Yangın, Patlama ve Yayılım Modelleme Teorileri
Toksik yayılım, yangın ve patlama modellemeleri yapılırken kullanılan modellemeler üç temel yaklaşım ile yapılmaktadır. Modelleme programına karar verilmesi bu yaklaşımların kıstasları değerlendirilerek yapılır.
Gauss yaklaşımına göre, salınımın modellenmesinde uzun süreli bir salınım, küçük parçalara bölünmüş gibi düşünülür. Meydana gelen etkiler, farklı konumlar için toplanır ve dağılım Gauss yasası kullanılarak hesaplanır. Genel olarak reaksiyona girmeyen nötral ve kararlı gazların modellenmesinde kullanır. Moleküler düfüzyon, türbülanslı difüzyon ve konsantrasyon arasındaki bağlantıları en basit şekliyle hesaplar. Ayrıca zaman ve konuma göre hız ve yön açısından doğrusal rüzgar alanını esas alır, konuma göre engeller ve yeryüzü şekillerini yok sayılmıştır. Bu nedenle en basit modelleme şeklidir. Acil durumların modellemesinde kullanılan Aloha - Cameo (EPA - ABD) ve INPUFF (EPA) modelleme programları gauss yaklaşımını kullanır.
İntegral tipi yaklaşım, akışkanlar dinamiği denklemlerinin basitleştirilmiş şekilde çözülmesi ile oluşturulmuştur. Hafif, ağır, nötral gibi bütün gaz yayılımlarının modellenmesinde kullanılır. Ancak sabit hava şartlarının kullanılması, yeryüzü şekilleri ve engellerin bulunmaması modellemenin gerçekliğini zayıflatır. Ayrıca moleküler difüzyonu ihmal etmesi nedeniyle düşük hızlı salınımların ve zayıf rüzgarların modellenmesi için uygun değildir. EFFECTS (TNO - Hollanda), Phast (DNV Software - İngiltere), SAFER (SAFER System - ABD) modelleme programları integral tipi yaklaşımı kullanır.
CFD (bilişimsel akışkanlar dinamiği) yaklaşımı, akışkanlar dinamiği denklemlerinin çözülmesi ve türbülans modellerinin kullanılması ile oluşturulmuştur. Türbülanslı dalgalanmalar, engeller ve yeryüzü şekillerini dikkate alan karmaşık bir çevre simülasyonunu içerir. Doğru sonuçları verdiği mesafe aralığı 1cm ile 2 km arasındadır. Tercih edilen yöntem ve kullanılan döngülere göre oldukça doğru sonuçları vermesine rağmen çok sayıda veri ve parametre girişi, uzun hesaplama süresi modellemenin olumsuz yanlarıdır. Atmosferik yayılım modellemede kullanılan Mercure (EdF), dağılım ve patlama durumlarının modellenmesinde kullanılan FLACS (GexCon), Fluent, Phoenics, Star-CD, Fluidyn modelleme programları CFD yaklaşımını kullanır.
SONUÇ olarak;
Ülkemiz için hem Seveso III direktifi hem de yapılması gerekli kantitatif risk değerlendirmesi, tank yangın ve modellemeleri, bireysel ve sosyal risk eğirilerinin belirlenmesi çalışmaları yeni konulardır. Ancak yaşanan kazalar bu çalışmaların önemini bize hatırlatmaktadır. Büyük Kazaların Etkilerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik ile tank, boru hattı, reaktör, vb. ekipmanlardan kaynaklanan kazaların en aza indirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması açısından bir ilk yaşanacaktır. Söz konusu modellemeler vasıtasıyla da bu ekipmanlardan kaynaklanabilecek domino etkilerinin de belirlenmesi sağlanabilecektir. Bu veriler özellikle AFAD tarafından kullanılacak ve üst seviyeli kuruluşlar için Harici Eylem planları hazırlanabilecektir.